Wednesday, February 28, 2007

The Danish Poet

Torill Kove imzali bu Kanada yapimi kisa animasyon bu sene Oscar heykelcigine kavusan animasyon filmi olmus.

Asagidaki linklerden birinden bu (adi ustunde siirsel) kisa filmi izleyebilirsiniz:

Link 1 - [yuksek kalite]
Link 2 - [dusuk kalite]

8 Mart Filmi: Cet obscur objet du désir, Obscure object of my desire


8 Mart'ta film olarak Luis Buñuel'in 1977 yılında çektiği son filmi "Obscure object of my desire"'ı seçtim.

Wikipedia bağlantısı
IMDB
Youtube trailer

Film genel olarak erkek ve kadının arzuları, cinselliği ve tutkuları üzerine uçuk bir film. Seyredeli çok oldu ama çok keyif aldığımı hatırlıyorum.

Küçük bir not: filmin en belirgin özelliği başrol kadın karakteri iki farklı oyuncunun oynaması. Birçok kişi bunu aynı kadının farklı ruh hallerini yansıtmak için yönetmenin bir seçimi olduğunu düşünüyor (ben de bugüne kadar öyle düşünüyordum). Ama başrol oyuncusunun filmi yarıda bırakması sonucu yönetmen filmi başka bir oyuncu ile tamamlamış. Ama işin ilginci tabiri yerindeyse "cuk oturmuş".

Başka küçük bir not: Filmin ele geçirilmesini olanaklı kılan Erdem biraderlere teşekkürü borç biliyorum.

İyi seyirler.

--
Onur

Monday, February 26, 2007

Fear and Loathing in Gonzovision

1978 yili bbc yapimi bir Hunter S. Thomspon belgeseli...cok once bir yerden bulup indirmistim ama izleme firsatim olmamisti, bugun google video'da yine karsima cikinca buraya da yazayim dedim...bu arada izlemeyenlere de Terry Gilliam imzali Fear and Loathing in Las Vegas'i izlemelerini oneririm..

http://en.wikipedia.org/wiki/Hunter_S_Thompson
http://www.imdb.com/title/tt0120669/

Hunter S. Thomspon, Subat 2005'de favori yazari Ernest Hemingway gibi kendi tufegiyle hayatina son verdi. Bu vesileyle bu kendine has yazari anmis olalim; onun serefine gelsin, The Doors soyluyor Riders on the Storm...



Friday, February 23, 2007

Children of Men::Banksy

Dun filmi izlerken bir sey gozume carpmisti, bugun o sahneyi tekrar izleyip emin oldum, sizlerle de paylasayim istedim..

Theo'nun amca oglunu ziyarete gittigi binada arka planlari unlu sanat eserleri susluyordu; Pink Floyd'un domuzu, Picasso'nun Guernica'si (bu arada aranizdan biri aldiysa yerine birakabilir mi kupami? :P) ve Michaelangelo'nun David'i gibi.


Emin olamadigim ise asagida gozuken graffitinin Banksy'nin calismalarindan biri olup olmadigiydi. Bugun dikkatli bakinca emin oldum, meger gercekten de gordugum onun opusen polisleriymis :)

Banksy, deyim yerindeyse gerilla taktikleriyle isler cikaran ve gercek kimligini gizlemeyi basaran ilginc bir graffiti sanatcisi. Asagida linklerini verdigim kendi web sayfasinda ve ilgili wiki maddesinde daha detayli bilgi ve diger calismalarindan ornekler bulabilirsiniz.

Usenenler icin bir diger yol ise Mehmet'in bize Banksy'i tanitici kisa bir yazi yazmasi, degil mi Mehmet? :)

http://www.banksy.co.uk/
sayfasina girisi kapatmis, ama demokraside careler tukenmez degil mi? Alt linkler hala calisiyor :) mesela surdan baslayabilirsiniz:
http://www.banksy.co.uk/outdoors/index.html

http://en.wikipedia.org/wiki/Banksy

Baklava acik arttirimlari

Bir turlu karara baglayamadik. Yavas yavas zamani geldi. 1 kiloda kac baklava tanesi vardir noktasinda takilip kaldik.

Soyle oneriyorum: iki kilo baklava agzimizi tatlandirmaya yeter. Insanlar toplanip 6 cizik ('/') 'e ulasinca iki kilo baklava alip gelsinler. Arabasi olmayanlara yardimci oluruz, nitekim ben baklavaya altin demem, Hacibaba'dan alinmayinca.

Mesela onumuzdeki hafta, Ali Galip (X), Murat (X) ve de Umut (X) birlesip agzimizi tatlandirabilirler.

Blog yazmak guzelmis, bana cevap atin, karara baglayalim su olaylari

-emre

2. inci gosterime gelmeyenler

yavas yavas baklavalar gelsin artik, dun gelmeyip de benim gozumden kacmayanlar :)

1- Ali Emre Turgut (Hasta oldugunu iddia ediyor, ama dun onu Migros'ta gezerken gorenler var)
2- Gokdeniz Karadas ('Adminim, kimse bana dokunamaz' diyor, cok gorduk biz bunlari)
3- Can Erogul (Hem admin kardeslerine hem de kardes kardeslerine biraz abilik yap)
4- Umut Erogul (iki seferdir gelmiyorsun, bu son uyarimizdir)
5- Ali Galip (soyadini ogrendim ama yazmayacam)
6- Murat Yukselen (bak ya, bak ya)
7- Ismet Yalabik (seni anlayisla karsiliyoruz, bununla birlikte baklavani yemekten mutluluk duyacagiz)

Tuesday, February 20, 2007

The Simpsons Movie Trailer #3

3. trailer da gun yuzune cikti :)



High definition hallerini de iceren diger tum fragmanlar icin:
http://www.apple.com/trailers/fox/thesimpsonsmovie/

Monday, February 19, 2007

ikinci gosterim: Children of Men




ikinci haftaki gosterim icin "Children of Men" i sectim. Yonetmenligini "Harry Potter and the Prisoner of Azkaban" i da yoneten Alfonso Cuarón' un yaptigi film aksiyon, macera ve drama yonunden yeterli denilebilecek bir bilim kurgu. P.D. James’in romanindan uyarlanan film 2027 Londra'sinda geciyor ve 18 yildir yeni bir bebegin dogmadigi bir dunyayi konu aliyor.

Filmi gecen gosterimden once belirlemistim ama gelecek program seklinde fragman gosterimi yapmayi unutmusum. bu durumu burada telafi etmek istedim ve fragmani da ekledim.

simdiden herkese iyi seyirler...

Thursday, February 15, 2007

Ilk Gosterimin Ardindan..

Ilk gosterimimizde 14 kisiydik (asagidakiler ve ben :D). Kayda gecsin, sonra sayimi yapariz...

The Silent City

Bir kisa film de benden gelsin: The Silent City, Ruairi Robinson

Asagiya filmin youtube videosunu gomdum, ama size onerim yuksek cozunurluklu halini izlemeniz. Tek bir elden cikma (eleman websayfasinda su sekilde belirtmis: I wrote/directed/edited/ storyboard this and did 95% of the visual effects myself) bir film icin oldukca profesyonel bir sonuc ortaya cikmis diyebilirim. Kullanilan gorsel efektler filmde onemli bir yer tutuyor. Bu yuzden yapimla ilgili bilgiler veren bir linkte de verdim. Bu arada filmde tanidik bir simanin da kisa bir rolu var (gecen haftaki gosterime gelenler hemen cikaracaktir).



The Silent City - High Definition (1280x545 quicktime - 378MB)
The Silent City - Visual effects (quicktime - 84 megs)

Wednesday, February 14, 2007

Blog

7. Sanat çok önemli tabi. Ben baklava için katılıyorum ama aslında itiraf edeyim. Yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim.

Dün farketttim de en son ne zaman sinemaya gittiğimi bile hatırlamıyorum. Bu SEM beni böyle yaptı işte. Neyse yakın zamanda döneceğim sahalara.

IF Ankara

Benim sinemaya gittigin arkadaslardan biri hazirlamis bilgilendirmis, sizlede paylasiyim dedim; hatta bu vesile ile 1 mart gosterisini ertelemeyi talep ediyorum; hic olmadi raporlu sayilmak isterim
saygilar
umut;

http://www.ifistanbul.com/If_Ankara.aspx

1 Mart Persembe
19.30 - Tepetaklak Nelson (imdb:7.5)
-- Gitmek istedigim filmlerden.Basroldaki adam da bu sene
oscarlarda bu filmle en iyi erkek oyuncuya aday.
21.30 - Bir Baskanin Olumu (imdb:6.3)
21.45 - Ekspres Kasa (imdb:6.3)

2 Mart Cuma
19.30 - Bilekkesenler:Bir Ask Hikayesi (imdb:6.9)
--Cuma bir filme gidelim dersek oncelikli secimim bu film olur.
21.30 - Sapigin Sinema Rehberi (imdb:7.6)
21.45 - Baska Hatunlarla Muhabbet (imdb:6.8)
00.30 - Kara Koyun (imdb:6.4)

3 Mart Cumartesi
19.00 - Herkesin Gecesi Kendine (imdb:5.6)
19.30 - Taxidermia (imdb:7.7)
21.30 - Vahiyler (imdb:6)
21.45 - Glastonbury (imdb:6.5)
--En merak ettigim film.Avrupa'nin en buyuk acik hava festivallerinden biri olan Glastonbury Festivali hakkinda.Okuduklarima gore bir suru grup ve sarkici performanslarinin disinda , 35 yil boyunca festivale gidenlerin cektikleri goruntulerden de yararlanilmis.Hem film,hem iyi muzikler daha ne olsun.Sahsi favorim.

4 Mart Pazar
15.30 - Ozgur Irade (imdb:7.4)
19.00 - Maximo Oliveros'un Açılması (imdb:7.6)
19.30 - Gunduz Gece Gunduz Gece (imdb:7.6)
21.30 - Oldurucu Melekler (imdb:6.7)
21.45 - Baskalarinin Hayati (imdb:8.4)
--Gunun hatta festivalin en iyi filmi olabilir.imdb 250'de 220. sirada

Kisa kisa..

blog'umuzun acilisi serefine severek izledigim iki kisa filmi sizlerle paylasayim dedim :) Gerci kisa zaman once The Raftman's Razor'i sinema grubunda yazmistim ama olsun...

How They Get There, Spike Jonze


The Raftman's Razor, Keith Bearden

Tuesday, February 13, 2007

ilk film: Punch-Drunk Love


film seçimi kurasında, ilk hafta filmi bana çıktı. durumu derinlemesine değerlendirdim ve ilk hafta eğlenceli bi şeyler olsa iyi olur diye düşündüğümden ve 15 şubat'ın 14 şubat'ın ertesi günü olmasından yola çıkarak bi aşk filmi olsun dedim. romeo-juliet aklıma geldi, ama insanların muhtemelen izlemediği başka ve güzel bi film vardı, onu seçtim: punch-drunk love.

filmi yazan-yöneten paul thomas anderson. genç yakışıklı sevecen bi insan .
'boogie nights' veya 'magnolia'nın da yönetmeni.

film sade, sakin, güzel bi aşk filmi. ben de 2 yıl oldu izleyeli tam hatırlamıyorum ama, renklerle oynadığını hatırlıyorum güzel bi şekilde, izleyince anlarsınız ne demek istediğimi. film güzel. gelirseniz pişman olursunuz sanmıyorum.

Blog

merhabalar,

film gösterimleri için bir blog açalım diye konuşmuştuk. bu blog o blog. filmleri atıcaz, yorumları atıcaz gibi (sanırım).
baklava. filmlere düzenli devamsızlık yapanlar baklava almakla cezalandırılacaklar. mesela 3 kere gelmeyen 2 kişi birleşip (bu sayıları attım ben, değiştirebiliriz), bi sonraki gelişlerine baklava getiricekler. burda önemli nokta hacı-baba'dan olması baklavanın. çok güzel oranın baklavası. filmlere gelmeyip baklava da almadan yırtmaya çalışanlar, filmlerdeki kötü adamlar gibi davrandıklarını unutmamalılar. onların bir daha film izlerken kendilerini iyi karakterlerle/kurtarıcı kahramanlarla/güzel kızlarla özdeşleştirmeleri hoş karşılanmıycak.

sene sonunda gösterilmiş olan en iyi filmi seçip ona "altın baklava" ödülü verebiliriz diye konuştuk. a101'in girişine kırmızı halı falan. güzel olabilir.